aCıNıN Ve aĞRıNıN aSıLı KaLDıĞı TeK YeRDiR (KaLp)

Ey Yâr
“Varoluşun muştusuyla kalbe konan sevgi,
Sende kimsesiz kalmasın.
Azad et ki tutsak gönüllere de bir damla sevgi aksın
Bakışlar O’nu arar, O’nu isterken, bu kalb yalnızca
O’nun için atsın.
öZGüRLüK Ve uMuT iÇiN
KoŞuN ÇoCuKLaR KoŞuN 
"" BeLLi BiR aMaÇ uĞRuNa YaŞaKi
HaYaTıN aNLaMı oLSuN""
Ardına yazılmış her öykü, biraz daha ulaşılmaz kılar yazılanı. Yazar çareyi kendinde arar…Çaresizken” Kendime kaçışımla kendimden kaçışım aynı miladın soyluları… Her nedense dilimde soysuz bir telaş. Bir külü kırkladım sevdadan. Hırslı yarı doğurgan bir tezat–ki en az rahatlığımdaki rahatsızlık kadar rahatsız edici bir tebessümle çöktü üstüme. Bin muska bağladım fikrimin ağaçlarına bu tezat gitsin diye. Kelimelerim kasıtlı ardından… Hayat gitti, ben kaldım. Umudun bittiği yer başlangıçtı çoğu zaman. Beklide bu yüzden sancılarımı bezlere sardım, suskunluğumun tarihçesini kurcaladım, gidip-gelip kendimi yargıladım. Sağanak yalanlara düşler ilave etti zaman, yağdıkça düştüm, ıslandım. Yan etkileri hesaplanmamış bir alışkanlığın dumanında, aynı ciğerden nefes aldığım ve unutulmaya yüz tutmuş, bünyesi ve teni ben–ki aslında sen-soluksuz sabahlara rağmen, uyanırken senli olmanın alengirli telaşını bir bünyede taşıdım. Koynumda iklimsiz bir gözyaşı, sigaramda kül dökümü…Eylül. Tenimde düşten tekâmüller. Hangi türküde sesine rastlasam, sesime çarptı gülüşün. Ve hangi tarihsel cümlede yer alsam tenime sancılar çöktü. Hislerimde devşirme bir telaş… Kan-revan. Tekrarını istedim bir çok şeyin–ki tarih tekerrür etmez hiçbir zaman. Bu tarihçilerin uydurmasıdır… Tarihi çekici kılmak için. Bünyemde kumaş yırtıkları, tarihi düşülmüş yazılar. Yamalı bir bohça gibi saatlerim… yelkovandan ziyade. Hangi vicdana kendimi hesaplatsam doğru yanlışı götürdü. Bu tezat, bu bünyedeyken hiçbir gönyenin çizgisinde “adamakıllı” bir sessizlik sarmayacak beni. Ne diyeyim kırılgan olan benim.
|