ŞiiRLeR

Ne zaman yanık bir türkü duysam tutuşur yüreğim, döner başım, savrulurum güz yaprakları gibi. Düşerim kaldırımlara, kimse aldırmaz, kimse kaldırmaz beni, gelip geçer üstümden ihanetler, gelip geçer üstümden hüzünler. Çöken karanlıklar umudumu, sönen hayaller hayatımı çekip götürür. Bil ki yıldızlardan yol yapıyorum kendime her gece, köprüler kuruyorum sana kavuşmak için, yüzüm sana dönük ey yurdum, kınalı yarim, sehergülüm. Azad eyle beni, yediler, kırklar adına ve aşkına azad eyle. Yüreği yüzünde gezen ve gözyaşları ayazda üşüyen dağlı bir çocuğum ben. Ateşe tut ki yüreğimi, ısınsın. Beni severse sen seversin ancak, sen anlarsın hüzün bakışlım...

 

SEN GİDERSEN

Sen gidersen,

Yürekten can gider

Canımdan canan gider.

Sen gidersen,

Tüm gerçekler yalan,

Sen gidersen,

Şu gönlüm talan olur.

Işıkları kararır İstanbul’un

 Denizde feneri söner

Gidenler döner dönerde 

Dönenlerde yalan olur

Sen gidersen

Anlamı kalmaz şarkıların

Sahilde dalgalar 

Dolanır ayaklarıma

Çiçekçi kadınlar yaltaklanmaz

 Ellerimden düşer gider

Kadıköy, Beykoz, samatya

Tüm İstanbul gidişine

Birde sensizliğe ağlar ya 

Birde ben ağlarım 

Kaç yıllar geçti

hala sensizliği sayarım

belki dönmeyeceksin 

belki bir daha olmayacaksın

ama ben her gece

 aklımda kalan hayalinle sabahlarım ...

SEN GİDERSEN

Gider ardından topal suya muhtaç katarlar bile
Kalkar bÜtÜn rötar yapmış tirenler
Bir sızı bir telaş kaplar gönÜlleri
Mevsim baharda olsa göçer ardından bÜtÜn turnalar sen gidesen

RÜyalar hayaller,dÜşler hep seni ister
Zaman saniyeleri saymak için seni bekler
çeker elini bulutlar topraktan
Hatıralar göze gelir ağlatır sen gidersen

Dağlar yankır senin ahlarınla
RÜzgar eser ağıtlarınla
Yağmur yağar göz yaşlarınla
Hepimiz ağlarız sen gidersen

GÜneş kÜser doğmak istemez
Yıldızlar ağlayacak karanlıkta kalmak istemez
RÜzgar delice eser yaşamak istemez
Gözlerim her yerde seni görÜr sen gidersen

Sen gidersen umut biter
Unutur baharda açmayı hercai menekşeler
Kalpler durur yaşamaz
Bunları dÜşÜnÜyorum olur ya sen gidersen...

       YaLnızLık ve SensizLik       

Dünya Çok Zor GeLiyor Bana
SensizLik bana Tek Hatıra
YaLnızLık Canımı Acıtıyor AnLasana
Merhem oL Sen Bu Kanayan Yarama.

Çekip Git Deme Bana Ne oLur
Sensiz Hayat Bana Zindan oLur
YaLnızLığı DüşüneßiLirim Ama SensizLiği AsLa
Ne oLur Artık AnLa..

SensizLik Bende SakLı Dünya
Hain Dünya Ver onu Artık Bana
Kader Herşeye Boyun Eğ Diyorsun Ama
OnsuzLuk Zindan bana AnLasana..


 

       SENİ SEVİYORUM     
 

Bu gün ne kadar güzel bir gün böyle
sabahıma ışık tuttu gülüşün gözlerin ne kadar da güzel bakıyor bu gün sanki yeniden doğmuşçasına…
Sözlerin ne kadar da ruhumu okşuyor.
 
Sevimli bir kedi gibi hissettirdi kendimi o sımsıkı sarılışın…
Yorgunluğum uzaklaştı birden beynimden öpüşün sıcacıktı ruhuma değdi sanki…
Uzağımda olman neyi değiştirir ki şimdi ben yine aynı sıcaklıkta yaşıyorum seni
Hala öpüşünün ıslaklığı var dudaklarımda
Hala sarıldığında ki şefkatin
Hala içime çektiğim kokun var içimde
Büyüyorsun biliyor musun?
Gözlerimde büyüyorsun sürekli hiç küçülmeden sevginle yüceliyorsun…
Dün gece ne kadar da sorunsuz bir uyku çekmişim öyle sabah bir kuş kadar hafiftim gelip pencerene vurarak uyandırmak isterdim seni…
Sevdalım bu sabah kollarında erken vakitte bulundum daha uyanmamıştım sen uyandırdın beni tebessümünle…
Şuanda yanımda değilsin ama olsun sen bendesin sen sol yanımdaki derinliktesin
Sen bedenimde ruhumdasın…
Ben sende senin yüreğindeyim ben ruhunun her zerresindeyim…
Kara gözlü meleğinin gözlerinin içi gülüyor şimdi
Ağlamıyor bak şimdi…
Ama neye üzüldüm biliyor musun sadece
Bu sabah sensiz kahvaltı yaptım ya ona üzüldüm
Telafisini yaparız dimi yarın sabah?
Ne kadar güzel şey seninle aynı sofrayı paylaşmak ne kadar güzel şey çayı beraber aaaaaaamak ben seni gizli saklı güzelliklerde seviyorum serin gözlüm
Ben seni kimsenin görmeyeceği güzelliklerde seviyorum imkânsızların içinde imkân yaratarak seviyorum…
Bu yüzden yüceleşiyor sevgim
Bu yüzden büyüyorsun gözlerimde giderek
Ama korkularımda var içimde sanki seni benden koparacakmış kaderim gibi…
Neyse bu sabahın tatlılığını korkularımla bozmak istemiyorum
Ben her şeye rağmen;
SENİ SEVİYORUM…
 
 

     YENi DOĞAN GÜNEŞ      

İlk karşılaştığımız anı
Hatırlıyor musun?

Yeni doğan güneşi
Sen görebiliyor musun?


O an kalbimde bir alev oluştu
Biliyor musun?
O ince sesin ne güzel
Duyabiliyor musun?

Elin elimle buluştu
Hissediyor musun?
Daha yeni ayrıldık
Batan güneşi görebiliyor musun?

                 SESSİZ ÇIĞLIKLAR

İçimdeki sessizlik kuyusunda bir ben var benden öte.
Öyle dipsiz bir kuyuki soğuk karanlık ve çaresizlik duvarlarıyla örülmüş sebepler kapağıyla
kapatılmış ağzı sıkı sıkıya.Kuyuya atılmış yusuf misali çaresiz teslim terkedilmiş...
Gün gelir aralanır o dipsiz kuyuynun kapağıışık girer kovayla birlikte ve işte kaybolan umutlar
yeşerir sesi çıkmaya başlar "ben burdayım kurtarın beni" ...
Kovayı salıp meraktı onu çekip çıkaran.ısnır yalnızlıktan üşüyen yüreğititreyen elleri.
Gün görmemişliğin acısını çıkarmak ister sanki zamandan ve onu oraya terkeden benden.
Zalimdir elikanlı düşman kadarumutlarını hayallerini ve kendini yakar önce acısada yüreği
vazgeçmez acıtmaktan...
Bağıra bağıra "ben burdayım"der artık "susturamazsın beni atamazsın o dipsiz kuyulara".
Firavun kadar cesur ve yürekli.
Bu ben değilim hayır bu başka biri farklı gözü kara savaşçıavını bekleyen zehirli bir yılan kadar zeki ve tehlikeli ...
Dünün acı oklarıyla vuruyor yüreğimi bugünün korkularıyla bağlıyor elimi kolumu
yarının yağlı urganını geçirmiş boğazıma her geçen gün biraz daha sıkıyor sıkıyor...
Nefes alamıyorum artık.
Görülecek hesabı varmış benimle bakışları kinli öyleki en büyük düşmanı ben oldum şimdi.
Nasıl ?Nasıl kapatmalı geri çıktığı o sessizlik kuyusuna İÇİMDEKİ YABANCI BENİ...

 

                      D.BAKIR                      

diyarbakır’ın kayıp çocuğuyum
her şeyin tükendiği bir yerdeyim
taştan başka yok verecek bir şeyim
sevecekse elbet, kırık bir kemiğin hüznüyle sevecek
kalbim...
vurma bana, vurma! içimin oyuncakları kırılıyor ben,her ilkbaharın ilk günüyüm; gölgeler uzar
yamaçlarımda
eskimiş okul önlüğümden bozulup dikilme siyah külotum
şu soruyla geçtim tarihten kurşunlar arasında
ölüm, bir halkın çocuğu olmanın tek mucizesi mi?
"her çocuk bir yüreğin penceresi" derdi anam
güneş batmaya başladığında ufukta
şimdi yürekleri kör kapılar gibi insanların
çocukları yiyorlar adım atarken sokağa
aklım erdiğinden beri içindeyim bu hüznün;
kabara şakırtısı, makineli tüfek sancısı, kan damlası
kuşlar geçiyor düşlerimden gökyüzü renginde
türkülerine yüz çevirip kalem kırıyor hâkimler
anne! ben buradayım; kalbimi çekiç yaptım da
düzeltemedim hayatımın eğri büğrü kaportasını
ezikliğini bana kusuyor ustam
üstüpü gibi harcıyor çocukluğumu
koltuk değneğimin sekişinden huylanan köpek
kadar bile değilim üstüme dikilmiş gözler için...
kapılar kapalı, duvarlar yüksek,
çocuk ömrüm zindan içinde
bir çınlama kalırsa kulaklarımda
hepinizin sağırlığındandır,
ölü bir nokta kalırsa gözlerimde
hepinizin körlüğünden.
- dövmeyin beni amcalar, dövmeyin n'olur
duyulursa kırılır sonra içimdeki taze dal
parklar ötelerde kalmış ve okullar;
siz kötü çocuklar diyorlar, düşüyor bol kelepçe
oysa ben çocukluk ne hiç bilemedim,
bundan mıydı hiç de büyümedi ellerim
ruhum safirdi, incindi
utancı gördüm zorbanın sopasında
durdum azaltmak için ruhumdaki acıyı
güneş gören evlerin kapısında
karşımda hayal kalp, orman uğultusu, mezarlık çiçekleri
annem ardımdan yetim bir ağıt söylüyor durmadan
çocukluğumu buruşturup ödüyorum insanlığın yenilgisini
dünya filizkıran çöl, sokağımda kurt baharı.
insanı acısından bilirim vahşeti şiddetinden
başımdaki devletli yırtık
yargısız infazdan
faili meçhul cinayetten
ben kayıt dışı, ağır tahrik, öteki çocuk
muskalı eşiklerden geçtim eşiklerin sağ ayakla aşıldığı
...evlerden
nazara karşı dökülürken öğrendim kurşunu
cinayetler işledim oyuncak satan dükkanlarda; sapan taşım
...cebimdeydi
aklımın kuşunu salarken kafeslerinizden
ben miydim rüzgâr topacına gökkuşağını saran
ben miydim devletinizi bir çakılla bozan
değildim…
bir çocuğun düşüydüm de mor bir çocuğun
zor bir çocuğun üşümüş eliydim
tüysüz yüzüm tüzüklerinize küs
yanlışlıkla kalırım yoğun bakım yalnızlığımla
- bana vururken ellerini incitme yorgun amca
akşam çocuklarını nasıl seversin yoksa
her yer metal!
esiyor derin namlunun soluğu
bir taş çalmışım ölümden
nereye atayım ki onu
hey! toprak ana, devlet gözüyle gelmek istemezdim sana
törenler bayraklar istemezdin; alkışlar şaşaalar istemezdin
siyahlar paltolar istemezdin; gözlükler yaşlar istemezdin
balıklar sırtlarında taşıyorlar denizi, görmeliydin…
kanatlandı çığlık gök boşlukta
yırtıp bulutları sardım yarama
el dokuması bayramlık gömleğimi giymiştim
bilmediler; anamın ter kokusunu taşıyordu
dinmedi beyazların nefreti, tek renk tek tip
bu şehri çocuklar kuşatacak, üç kapı üç kilit
hangi elim kırık yalnız onlar biliyor
o çocuklar ki bir dakika itirafa davet edecek hepimizi.
yağmur yağmadı; yağmıyor… belki hiç yağmayacak
ölen lalenin acısı da büyüyecek benimle
vur diyen yürek durdukça bunların içinde
yaralanmış bir hayat yaşayacak giysilerimin içinde
yüzümü güneşe taşıyın kuşlar
gülüşüp oynuyordur orada çocuklar
yakılmış fenerler gibi
iri gözleri...
bir damla terle gözyaşından doğmuşlardı
avuçlarımda tuzları kaldı
kıpkırmızı bir gece çocukların kanından
örtünemem annemin anlattığı masalı
omzuma kırık bir kol biçildi, terzi kim?
morarmış bir çift göz kafama buyur ettim
kabuk benim toprağa, kanasa yara benim
çünkü beni panzerler ezdi, son nefesteyim
- devlet beni vur! büyüyorum,
ben tehlikeyim
hırsızların çaldığı dilimi çığlıklarla onardım
katillerin boşalttığı ruhumu alkışlarla
buradayım:
cevabın soruyu incittiği yerde
.çocukluk baharı derler, hazinesi insanın
bir kız çocuğunun tırnağında kaya kınası..

 

 

 
CaNLaR
 
 
Bugün 5 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol